Dünyanın en eski Neolitik alanlarından olan Göbeklitepe ve Karahantepe’de yeni buluntular gün yüzüne çıkarıldı. Tarih öncesine ışık tutan ve küresel ölçekte önemli keşiflere yol açan Taş Tepeler projesi kapsamında 9 arkeolojik alanda gerçekleştirilen son kazılarda insan ve hayvan heykelleri bulundu.
Tarih Öncesi Sanatın Etkileyici Bir Örneği Olan İnsan Heykeli
Karahantepe’deki son kazılarda dönemin bilinen en büyük insan heykeli de ortaya çıkarıldı. Gerçekçi yüz ifadesiyle tarih öncesi sanatın en etkileyici örneklerinden biri olmaya aday olan 2,45 metre boyundaki heykel, bir seki üzerinde zemine sabitlenmiş olarak bulundu. Oturur vaziyetteki erkek heykelinin kaburga, omurga ve omuz kemikleri ölü bir insanı çağrıştırırken figürün dik pozisyonu ise canlı bir insanı işaret ediyor. Aynı alanda, üzerine taş tabakların bırakıldığı sekinin önüne yerleştirilmiş bir akbaba heykeli de ortaya çıkarıldı.
Göbeklitepe’deki Yaban Domuzu Gerçek Boyutlu İlk Boyalı Heykel
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülen kazılarda Göbeklitepe’nin D yapısında kireç taşından yapılmış gerçek boyutlu bir yaban domuzu heykeli bulundu. Yüzeyinde kırmızı, beyaz ve siyah pigment kalıntılarının görüldüğü heykel, döneminden günümüze kadar bulunan ilk gerçek boyutlu boyalı örnek olma özelliği taşıyor. Göbeklitepe’de keşfedilen yaban domuzu heykeli, H şeklinde bir sembol, hilal, iki yılan ve üç insan yüzü veya maskesiyle süslenmiş bir seki üzerinde bulundu.
Tarihin Akışını Değiştiren Göbeklitepe
Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık 18-kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında yer alan Göbeklitepe, insanlık tarihinin en önemli miraslarından biri. Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki 18. varlığı olan bu arkeolojik alan, Neolitik Çağ gibi avcı-toplayıcı toplumlara dair anlayışımızı büyük ölçüde değiştirdi. Göbeklitepe’de ilk kazı çalışmaları 1995 yılında başladı ve kısa sürede içerisinde hayvan motifleri ve geometrik şekillerle süslenmiş, T biçimli dikilitaşlar, çeşitli insan ve hayvan heykelleri, taş ve kemik aletler ile dönemin beslenme ekonomisini yansıtan bitki ve hayvan kemikleri gibi birçok kalıntıya ulaşıldı. Göbeklitepe’deki çalışmalar insanlık tarihinin en önemli dönüşümlerinden biri olan yerleşik ve üretici yaşamın nasıl ortaya çıktığına dair önemli bilgiler sağladı. Ayrıca bu dönemdeki toplumsal yaşam, mimarlık ve sanata dair birçok yeni veri sunarak Neolitik Çağ’ın ilk aşamalarında oldukça gelişkin bir toplumun varlığına dikkat çekti.
Taş Tepeler: Büyük Dönüşümün Toprakları
Uzun yıllar boyunca kadim medeniyetlere ev sahipliği yapan Türkiye’de, kültürel mirasın sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla tarihi alanlarda çok sayıda arkeolojik kazı ve restorasyon projesi gerçekleştiriliyor. Ülke şu anda en fazla arkeolojik proje açısından dünyaya öncülük ediyor. Türkiye’deki arkeolojik kazı ve çalışma sayısının 2023 yılı sonunda 750’ye ulaşması bekleniyor.Türkiye’deki arkeolojik kazılar, geçmiş hikayeleri ortaya çıkaran ve bizi insanlık mirasına bağlayan tarihi yolculuklar konumunda. Belirli bir bölgede birbiriyle çağdaş alanların incelenmesi ise geçmiş hikayelerin daha bütünsel bir şekilde anlaşılmasını sağlıyor. Son dönemde bu tarz projelerden biri de Taş Tepeler. İstanbul Üniversitesi Tarihöncesi Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Profesör Necmi Karul’un öncülüğünde bölgede yürütülen proje kapsamında, ilk yerleşik insan toplumlarının teknolojik, ekolojik ve sosyal yönlerinin anlaşılması amaçlanıyor. Şanlıurfa Platosu’nda yapılan yüzey araştırmaları Göbeklitepe yakınlarında çağdaş yerleşimlerin keşfedilmesine yol açtı. Toplu olarak Taş Tepeler olarak anılan bu yerleşimler arasında Göbeklitepe’nin yanı sıra Karahantepe, Sayburç, Sefertepe, Harbetsuvan Tepesi, Gürcütepe, Çakmaktepe, Medik, Kurttepesi, Taşlıtepe, Ayanlar, Yoğunburç ve Yeni Mahalle yer alıyor. Yerleşik yaşamın ve sosyal hayatın dünyadaki en eski örneklerinden bazılarına ev sahipliği yapan proje kapsamında dokuz arkeolojik alanda araştırmalar sürüyor. Karahantepe’de yapılan kazılarda Göbeklitepe’dekilere benzer anıtsal yapılar ortaya çıkarıldı. Alanlar, arkeolojik araştırmalarla insanlık tarihine ışık tutmaya devam ediyor.