Türkmenler Bağımsızlığına kavuştuktan sonra kendi devletlerinin kâmil ve sağlam olması için Daimî Tarafsızlık statüsünü seçtiler. Böylece yirmi dokuz yıl önce, daha doğrusu 12 Aralık 1995 yılında BM Baş Kurulunun 50. Meclisinin de ona üye olan devletlerin desteklemesiyle “Daimî Tarafız Türkmenistan” kararnamesi kabul edildi.
Bilindiği üzere, Türkmenlerin Daimî Tarafsız Devletle ilgili düşüncesi kaynağını çok eskilerden almaktadır, bu aynı zamanda da tarihî bir düşüncedir.
Belirttiğimiz gibi edebiyat ve halk her zaman iç içedir. Her zaman birbirleriyle sürekli ilişki halindedirler. Birini diğerinden ayırmak imkânsızdır. Lafı fazla uzatmadan şunu söyleyelim. Bağımsızlıktan sonra, modern mükemmel devletin ikinci aşaması olan tarafsızlığa doğru kararlı ve doğru bir adım atan Türkmenlerin edebiyatında bağımsızlık ve tarafsızlık fikirlerinin izlerini incelemek üzere bilimsel girişimimize gelenek olduğu üzere Mahtumkulu atamızdan başlamayı uygun gördük.
“İNSANLARA ASLA KÖTÜ SÖZLER SÖYLEME!” İşte saf bir Türkmen bakış açısı. Bütün dünya halklarına, tüm insan nesline ana dilinde hitap edişin Türkmen’e mahsus örneği. “Her bir sözü yavrulu deveye dokunur” sözünü belki hatırlarsınız. Unuttuysanız biraz yardımcı olalım: Nurmırat Sarıhanov’u hatırlayın, Kitap hakkında düşünün, Velmırat Ağa’yı göz önüne getirin
Kendi döneminde Türkmenlerin millî sesi olan şairin bu dizesi “Delalet İyi (Delalat ýagşy)” adlı şiirinden alınmıştır. Türkmenlerin konuşma kültürünün kökü de bu şiara dayanmaktadır. Bu dizeden Türkmen konuşma kültürü hazinesine giden yolu bulabilirsiniz.
Sadece bu dizeden konuşulduğunda bile tüm dünyada Türkmenlerin insan ırkına karşı tutumu iyi anlaşılmaktadır. Fazla açıklamaya gerek olmayan bu satırların sağlıklı bir analizinden şunu açıkça söyleyebiliriz: Halkın kültürü, sözlü savaşları durduran, anlaşmazlık ve kavgalara direnen, “acı söze” direnen kendine özgü bir karaktere sahiptir.
Dünya milletlerini oluşturan İNSANLARA HER ZAMAN “kötü söz söylemezliği” teşvik eden Türkmenler, tarihte hiçbir zaman silahlı savaşa razı olmadılar, savaşı kabul etmediler, bu anlayışa asla boyun eğmediler.
Bu söylenenlerle bağlantılı olarak Türkmenlerin tarihin geçmiş sayfalarında zengin ve örnek deneyimler yaşadığını vurgulamak gerekir. Şimdi örneğini Mollanepes’den ele alalım.
Mollanepes’i bize ancak lirik bir aşk şairi olarak tanıttılar. Doğrusu, kimse buna yanlış demez. Ama aşkın gerçek aşk olması için gerçeğe ihtiyacı var, kültüre ihtiyacı var, politikaya ihtiyacı var. Her şeyden önce özgürlük gereklidir, bağımsızlık gereklidir, tarafsızlık gereklidir. Bunlar nerede, Mollanepes nerede?! Daha doğru ifade etmek gerekirse burada gündeme getirilen konuya Mollanepes’in de benzersiz bir katkısı olduğunu söylemek lazım. Yani; Mollanepes’in döneminin siyasetini ve devlet yapısını iyi anlayan bir şair olduğuna dair bize hiçbir şey anlatmadılar. Ayrıca bahsedilen konuyla ilgili bazı şiirlerini de dikkatli okuma ve ezberleme görevi verilerek baştan savma ettiler. Bunlardan birine birlikte göz gezdirelim.
“BAĞIMSIZ GEZ!” Bu, şairin şiirinin kısaltılmış adıdır. Şiirin tam dizesini hatırlayalım: “Kırk yıl boyunca bağlı gezeceğine, bütün bir yıl bağımsız gez!” İşte ihtiyacınız varsa siyaset, ihtiyacınız varsa dönemin devlet yapısı hakkındaki fikir…
Türkmen edebiyatında özerklik ve bağımsızlığın izlerine dair başlıca örneği. Halkın dilinden alınan iki deyime özellikle dikkat edelim: “bağlı gezmek (maýa gezmek)” ve “bağımsız gezmek (ner gezmek)”.
Bu örnekler başka nerede bulunabilir ve hangi dillerde rastlamak mümkündür? sorusunu araştırmak amacıyla yabancı bilim insanlarıyla bir anket gerçekleştirdik.
Şu ana kadar hangi sözlüğümüz ” Maýa gezmek” ve “ner gezmek” deyimlerini açıklamış ve okuyucularına bu konuda net bilgi vermiştir?
Belki klasik Türkmen edebiyatı sözlüğünde vardır?!… Merak etmeyin baktık, deyim olarak bir açıklama yok. Sözlükte “maýa” kelimesi bile yok. Ama “ner” kelimesi var [TKES, Aşkabat, 1988:269]. Söz konusu şiirin hüzünlü kısmına bir örnek şu dizelerdir: “Gezsen dünya yüzünde taze ter gez / Kırk yıl boyunca bağlı gezeceğine, bütün bir yıl bağımsız gez! (Gezseň dünýä ýüzünde, dowam täze-ter gezgin / Kyrk ýyl maýa gezýänçäň, bütin bir ýýl ner gezgin!)”. Bu satırdaki deyimleri şu şekilde açıklayabiliriz: “maýa gezmek” deyiminin anlamı; bağımlı olarak gezmek, tabi olmak, bağımlı olmak, bağlı olmak…; “ner gezmek” ifadesi yukarıdaki anlamın tam tersidir: bağımsız yürümek, tabi olmamak, bağımlı olmamak, bağlı olmamak…
Bütün bunlar devlet yapısının yönetimine ilişkin tarihsel düşünce biçimini kanıtlıyor.
Sonuç olarak Mollanepes’in, ” Kırk yıl boyunca bağlı gezeceğine, bütün bir yıl bağımsız gez! (Kyrk ýyl maýa gezýänçäň, bütin bir ýýl ner gezgin!) ” dediği mısra, Türkmenlerdeki devlet yapısı anlayışının uluslararası bir örneği olarak sunulabilecek bir şiirde ifade edilen ana mısradır.
Şiirdeki benzetme de çağdaştır. Başka bir deyişle; söz konusu mısrada “yıl” hakkında kırk ile birin, “gezmek”te ise bağlı ve bağımsızın karşılaştırılmasının oldukça yerinde olduğunu görmek gerek. Kısacası bu mısra, karmaşık bir politikanın bağımsız bir devlet vizyonunun basit bir bileşimidir.
Araştırmamız sonucunda Mollanepes’in yukarıda adı geçen şiirinde de tarafsızlık düşüncesinin tarihsel izlerine rastladık. İşte onun şu mısrasından bir örnek: “İKİ KİŞİ SAVAŞTIĞINDA, GEÇER GİBİ YOL VERME… (IKI ADAM URUŞSA, ÖTER ÝALY ÝOL BERME…)”
Açıkça görülmese de bu çizginin Türkmenlerdeki tarafsızlık kavramının tarihine tanıklık eden üç taraf bulunmaktadır. Bu taraflardan ikisi karşıttır, savaşan veya savaşa meyil eden taraflardır. Üçüncüsü ise bu tarafları ayıran, tehlikeyi ortadan kaldıran, huzuru koruyandır.
Üçüncü taraf tarafsızdır çünkü savaşan iki tarafa katılmamaktadır.
Üçüncü taraf tarafsızdır çünkü savaşan iki tarafı barışçıl bir şekilde uzlaştırır.
Şimdi de şiirden masala geçelim. Daha doğrusu, halkın yaratıcılığına göz atalım. Türkmen halk masalından bir örnek verelim.
Bildiğiniz gibi masallar halkın kendi oluşturduğu eserlerinin bir görünüşüdür. Yani; masallar halkın millî bilincinin ve dünya görüşünün meyvesidir. Diğer milletlerde olduğu gibi, Türkmenler de doğuşlarından itibaren pek çok masal yaratmış ve bunları edebî ve millî bir miras olarak nesilden nesile aktarmışlardır.
“Akpamık” halk masalının başkahramanı asil bir Türkmen kızıdır. Bunu Türkmenlerden bilmeyen yoktur desek abartmış olmayız. Sade, zeki, akıllı bir Türkmen kızının verdiği kararın, tarafsızlık tarihiyle ilgili sanatsal bir model olarak sunulabileceğini düşünüyorum.
Bahsedilen edebî eser; yıllardır kayıp olan, avlanmak için evden ayrılan ve bir daha geri dönmeyen yedi kardeşi bulma arayışı etrafında dönüyor. Bu mesele bir Türkmen kızı için kolay değildir.
Türkmenlerde ailenin reisi erkek, yardımcısı ise eşidir. Ama onlar yaşlanmış ve yaşları belli bir yere ulaşmış kişilermiş. Bu nedenle Akpamık’ın aile meseleleriyle kendisinin ilgilenmesi gerekiyormuş.
Eserin ana karakteri Akpamık’ın tarafsız hareketleri ve bağımsız kaygılarına ilişkin algıları hakkındaki gözlemlerimiz şu sonuçları gösterdi:
- Akpamık’ın temel kaygılarından biri aile bütünlüğünün korunmasıdır.
- Bu amaca hizmet eden genç Akpamık, ailenin temel direği olan, yaşları ilerlemiş ve güçten düşmüş anne ve babasının sorumluluğunu üstlenir.
- Ailenin bütünlüğünü korumak için kardeşlerini aramaya koyulur.
- Bu zorlu arayış uzun bir yolculuğu gerektirir. Becerikliliğiyle ağabeylerine kavuşur.
- Pek çok zor olay yaşayan Türkmen kızı, hedefindeki azminden asla vazgeçmez.
- Adanmışlığı, anlayışı, özverisi ve kararlılığıyla amacına ulaşır.
Gülalek Nurmuhammedova
Devletmemmet Azadi Türkmen Milli Dünya Dilleri Enstitüsü Türk Dili Öğretim Üyesi
Merve Gün
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Öğrencisi