GENEL

Mevlana ölümünün 747. yılında Şeb-i Arus törenleri ile Konya’da anıldı

Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin 747. ölüm yıldönümü kapsamında düzenlenen Şeb-i Arus törenleri 7 ve 17 Aralık tarihlerinde Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri olan Konya’da gerçekleştirildi.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî 1937 senesinden bu yana her sene ölüm yıldönümünde Şeb-i Arus “Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin Uluslararası Vuslat Yıldönümü Anma” törenleri ile Konya’da anılıyor. 13. Yüzyılda Mevlevilik’in doğum yeri olan Konya aynı zamanda Mevlana’nın mezarına ve türbesine de ev sahipliği yapıyor. Konya, sadece Mevlana’yla değil tüm bu tarihi mirası harmanlayan kültürüyle de tanınıyor.

Bu sene dünyanın Rumi olarak tanıdığı dünyaca tanınan mistik Sufi, tasavvuf şairi ve alim Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin ölümünün 747. yıldönümü. Bu sene, 7 ve 17 Aralık tarihlerinde T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın desteğiyle Konya’da Rumi Kültür Merkezi’nde düzenlenen Şeb-i Arus törenlerinin bir parçası olarak Sema gösterileri düzenlendi. Pandemi nedeniyle dışarıdan katılımın olmadığı törenler GoTurkey’nin Twitter ve Facebook hesaplarından canlı olarak yayınlandı ve ayrıca GoTurkey’nin Instagram hesabında Hikayeler bölümünde de paylaşılacak.  (www.goturkey.com)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katıldığı törende Mevlânâ’nın 22. kuşaktan torunu ve Uluslararası Mevlânâ Vakfı Başkan Vekili Esin Çelebi Bayru ve Sosyolog, Yazar ve Rumi Uzmanı Ali Bektaş dünyanın birçok yerinden gelen gazetecilerle buluştu.

Türkiye’de her sene ritüel halini alan Şeb-i Aruz törenleri

Her sene 17 Aralık tarihinde düzenlenen Şeb-i Arus törenleri Türkçe’de ‘düğün gecesi’ anlamına gelir. Mevlevilik’te düğün gecesi Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin öldüğü gece olarak bilinir. Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî, bu geceyi Rabbine, sevgiliye kavuşma gecesi olarak gördüğü için ölüm yıldönümü de ‘’Düğün Gecesi’’ ya da “Vuslat Gecesi” olarak adlandırır. Mevlâna ölümü, kişinin aslına dönüşü ve kaynağının ilahi bir cevher olması nedeniyle “Allah’a dönüş” olarak yorumlar; ölüm ona göre bedenin ortadan kalkması değil, Allah’a doğru yolculuğudur. Rumi bu felsefesini “Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan” sözleriyle ifade eder.

Mevleviliğin temel felsefesi: Sema Töreni

Mevlâna’nın anıldığı törenlerde icra edilen sema töreni, Mevleviliğin temel felsefesini yansıtan önemli semboller içerir. Sema genel olarak kâinatın oluşumunu, insanın dünyada dirilişini, insanın Allah’a olan aşkı ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “insan-ı kâmile doğru yönelişini ifade eder.

Sema töreni, insanın akıl ve sevgi yoluyla mükemmeliğe uzanan mistik ve ruhani yolculuğunu da temsil eder. Asırlardır sema törenlerini icra eden semazen olarak adlandırılan Mevlevi dervişlerin giydiği kıyafetler de bu felsefenin önemli sembollerini teşkil eder. Semazenlerin başlarına giydiği keçeden yapılmış koni şeklindeki sikke olarak bilinen şapka nefsin mezar taşı, giydikleri uzun beyaz tennure olarak bilinen etekleri kefen, sırtlarındaki pelerini andıran uzun siyah renkli hırkaları ise dünyevi kabirler olarak kabul edilir.

Semazenler törenin başında sanki evreni kucaklarmışçasına iki kollarını da yanlarına doğru açarlar ve saat yönünün tersine dönmeye başlarlar. Sağ ellerinin avuç içleri gökyüzüne bakacak şekildedir ve Allah’ın iyiliğini almaya hazır olduklarını temsil edercesine yukarı doğru uzatılmıştır. Avuç içleri aşağıya doğru bakan sol eller, semazenlerin Sema’ya tanıklık edenlere ve diğer insanlara Allah’ın mesajını iletme istekliliklerini temsil eder.

Semazenler, tören sırasında üzerlerindeki siyah hırkayı çıkararak, sembolik olarak hakikate doğarken, kollarını göğüslerinde kavuşturarak da “bir” rakamını temsil eder. Semazenler, bu şekilde Allah’ın birliğine de şehadet etmiş olur. Törenin gerçekleştiği semahane kâinatı, sağ tarafı görünen ve bilinen maddeler alemini, sol taraf ise mana alemini temsil eder. Kudümün ilk vuruşu “Ol” emrinin anlatımını, ney “insan-ı kâmil”, neyin üflenmesi ise İsrafil’in “Sur”u üflemesini simgeler.

Tüm insanlığa kucak açan sufi

“Gel, gel, ne olursan ol yine gel” sözüyle tanınan, 13. yüzyıl tasavvuf şairi Rumi, tüm insanlığa kucak açan şiirleri ve dini yazıları ile tüm dinlerde sevilen ve saygı duyulan, dünyanın en büyük Sufi filozoflarından biri olarak kabul edilir. Mevlâna, Müslüman şair, hukuk bilgini, İslam alimi, ilahiyatçı ve mistik Sufi gibi birçok sıfatla tanımlansa da bundan çok daha fazlasıydı. Başlı başına bir hayat düzenini temsil ederken, “öz”e inanır ve geri kalan her şeyin görüntüden ibaret olduğunu söylerdi.

 

Kapısı hangi ırktan ve dinden her kim olursa olsun herkese açık olan Rumi, her anlamda dünyada eşitliğin de simgesi halini almıştır. Bu sevgi dolu, hümanist bakışı tüm insanlığa yayan Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’yi anmak için Konya’da gerçekleştirilen törenlere her yıl dünyanın dört bir köşesinden Mevlânâ’nın felsefesine inanan ziyaretçiler katılmakta ve coşkuyla kutlanmaktadır.

 

Telekeçilik Sahypamyz

Telekeçilik bilen meşgullanmak isleýän ýaşlaryň we telekeçileriň söýgüli sahypasy-Telekeçilik Sahypasy!

Ýene-de okaň

Bakan Bayraktar İstanbul Energy Forum’da Türkmenistan Devlet Bakanı Maksat Babayev ile görüştü

Türkmenistan’da dünyanın en büyük sahasında yeni doğalgaz akımı alındı

Fitch Ratings Türkmenistan’ın kredi notunu arttırdı

Türkmen gençler Çin ve Macaristan’a üniversite eğitimine gönderilecek

Aşkabat Türk İhraç Ürünleri Fuarı’na hazırlanıyor

Özbekistan Türkmenistan’da iyot üretimine yatırım yapacak