Türkiye’nin kültürel çekiciliğinin altında tarih boyunca Anadolu yarımadasına hükmetmiş pek çok medeniyetin izlerinde yatıyor. Anadolu’nun ilk imparatorluğu olmasının yanında, tarihin bilinen en eski barış anlaşması ve bilinen ilk aşk şiiri gibi kadim mirasıyla dünya tarihinin mihenk taşlarından olan güçlü ve etkili Hititler ise bu mozaiğin en önemli parçalarından biri. Anadolu coğrafyasında oldukça geniş bir alana yayılan Hititlerin en etkileyici kalıntıları ise günümüzde, Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesi illerinden Çorum’un sınırları içerisinde yer alıyor. Türkiye’de daha az keşfedilen bir yürüyüş rotası olan Hitit Yolu sayesinde bu uygarlığın antik yerleşimlerini adımlayabilir, 450 yıllık iktidarları boyunca insanlık ve kültür tarihine pek çok yenilik getiren bu kudretli imparatorluğun etkileyici kültürel mirasını keşfedebilirsiniz…
Hititlerin Bronz Çağ Mirası: Alacahöyük
Hitit Yolu, yaklaşık 236 kilometre boyunca işaretlenen 17 yürüyüş parkurunun yanı sıra altı dağ bisikleti gibi alternatif güzergahlarla birlikte toplam 385 kilometreye ulaşıyor. Hititlerin başkenti Hattuşa, en büyük metropol kenti olan Alacahöyük ve Anadolu’daki ilk idari ile askeri merkezi unvanına sahip Şapinuva, rotanın temel noktası konumunda. Rotaların omurgasını ise Boğazkale-Hattuşa-Şapinuva; Alacahöyük-Alaca-Şapinuva ve Boğazkale-Alacahöyük güzergahları oluşturuyor. Rota boyunca Alacahöyük, Boğazkale ve İncesu gibi çeşitli lokasyonlarda donanımlı otellerden, bungalov tesislerine, pansiyonlardan kamp alanlarına birçok konaklama imkânı da mevcut. Hitit Rotası’nda ziyaretçileri, tarihi eser keşifleri, yaban hayat gözlemi ve farklı etaplarda kanyon yürüyüşü ile Çorum’un yöresel lezzetleriyle dolu gastronomi de bekliyor.Türkiye’nin yürüyüş rotaları arasında keşfedilmeyi bekleyen Hitit Yolu’nun ilk durağı, Hititlerin Çorum’daki üç büyük şehrinden biri olan Alacahöyük. Altı binden fazla yıldır iskân edilen höyük, özellikle Hititler ve Hitit kültürüne kaynaklık eden Hattiler dönemine ait hazineleriyle, Bronz Çağı arkeolojisine meraklı herkesin mutlaka görmesi gereken bir destinasyon. Alacahöyük, istilalara karşı inşa edilen büyük savunma sistemleri ve anıtsal kapılarıyla öne çıkan bir Hitit yerleşimi. İki ana giriş kapısı bulunan şehirde, Sfenksli Kapı kuleleri, dış duvarındaki oymalar ve taş bloklar ile oldukça ilgi çekici. Sfenksli Kapı aslında bir mabedin girişi niteliğinde. Depoloma odalarıyla dikkat çeken bu Mabet Saray’ın yanı sıra Alacahöyük’ün en önemli buluntularından bir diğeri ise mezar hediyeleriyle meşhur kraliyet mezarları. Türkiye’nin ilk ulusal kazı alanlarından olan Alacahöyük’te bulunan Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit ve Frig dönemlerine ait eserleri ise Alacahöyük Müzesi’nde görmeniz mümkün. Alacahöyük keşfinizi Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni gezmeden tamamlamamalısınız çünkü Alacahöyük’ün önemli buluntularının bir kısmı bu müzede sergileniyor. Müzede inceleyebileceğiniz Sfenksli Kapı’ya ait süslemelerin orijinalleri, Hitit uygarlığı ve sanatının simgesi sayılan bronz güneş kursları, kraliyet mezarlarında defin hediyesi olarak bulunan gümüş kakmalı bronz geyik heykeli ve Hatti Dönemi’ne ait gümüş kakmalı tunç boğa heykelciği, Alacahöyük’e ait en özel eserlerden.
Kadim Hitit Başkenti: Hattuşa
Hitit Yolu’nun bir sonraki durağı, Boğazkale ilçesinde yer alan ve Hitit medeniyetine 450 yıl başkentlik yapan Hattuşa. “Bin Tanrının Şehri” olarak ifade edilen Hattuşa, otuz binden fazla kil tabletiyle hem UNESCO “Dünya Kültür Mirası” hem de “Dünya Belleği” listesinde yer alıyor. Bu kil tabletlerden en önemlisi ise hiç kuşkusuz bilinen ilk yazılı barış antlaşması olan Kadeş Barış Antlaşması. Antlaşmanın yer aldığı kil tabletler, bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri- Eski Şark Eserleri Müzesi’nde yer alıyor. Uzaktan bakıldığında yeşilliklerin içerisinde devasa bir taş bulmacasını andıran Hattuşa, tapınak, anıtsal kapı, kraliyet yapıları ve surların kalıntılarıyla tam bir açık hava müzesi. Tabletlerde “Bin Tanrılı şehir” olarak söz edilen Hattuşa’nın en önemli yapılarından biri, Fırtına Tanrısı Teşup ile Güneş Tanrıçası Arinna’ya adanan Büyük Tapınak. Şehre girişleri sağlayan, Sfenksli Kapı ve Kral Kapısı gibi görkemli anıtsal kapılar da ören yerinin simge eserlerinden.
Özellikle Aslanlı Kapı, Hititlerin gelişmiş taş işçiliğini gözler önüne seren bir yapı. Ören yeri yakınındaki en önemli unsurlardan bir diğeri ise Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı. Hitit taş işleme sanatının en zengin ve çarpıcı örnekleriyle dolu bu alanı, Hattuşa gezinizden sonra mutlaka ziyaret etmelisiniz. Ayrıca Hattuşaş Antik Kenti’nden kazılar sonucu çıkarılan eser ve kalıntıların Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve Boğazköy Müzesi’nde sergilendiğini de belirtmekte fayda var.
Hititlerin Dinî Merkezi: Şapinuva
Hitit Yolu’nun son durağı ise Şapinuva. Ortaköy ilçesinde yer alan şehir, politik ve coğrafi konumuyla Hitit döneminde önemli bir askeri ve dini merkezmiş. Şapinuva, iki Fırtına Tanrısı adına ayrı ayrı yapılmış olan iki tapınağı, kraliçe sarayı ve ordu komutanlığı gibi önemli kurumlarıyla oldukça kapsamlı bir şehir. Ayrıca şehirde dört bine yakın Hitit çivi yazılı tablet bulunmuş. Hitit uygarlığı hakkında çok önemli belgeler olan bu tabletleri, Çorum Arkeoloji Müzesi’nde görmek mümkün. Hitit yolu yürüyüşü yaparken, Şapinuva’ya oldukça yakın mesafede bulunan Alaca Çayı Vadisi ve İncesu Kanyonu’nu mutlaka ziyaret etmelisiniz. Geven köyü yakınlarındaki Gerdek Kaya Mezarı’ndan başlayan vadi, Cemilbey köyüne kadar uzanıyor. Anadolu’nun en büyük Kybele kabartmasına ev sahipliği yapan kanyonda rafting yapmak da mümkün.