Ben kimim veya neyim? Neredeyim? Nasıl geldim buraya (bu vücuda)? Ne işim var burada? Amacım ne? Nereden geldim, nereye gidiyorum gibi sorulara dalıyorsun bazen. Düşünen varlıkların bu sorulara cevap araması da gayet mantıklı bir durum. Herkes kendi deneyimleri ve edindiği bilgiler ile cevaplar bu soruları. İlk başta tabi ki de anne-babalarımızın edindiği bilgilerini bize aktarabildiği kadarıyla sonra da öğretmenlerimizin bize öğrettikleri bilgilerle cevaplamaya çalışırız malum soruları. Tarih boyunca insanlık hem sürekli merak içinde olmuştur ve bunun sonucu olarak sürekli bir şeyler keşfetmişler ve bilgi birikimini arttırmışlardır. Her nesil biraz daha üstüne koyarak bilimin günümüze kadar gelmesine vesile olmuşlardır. Günümüze kadar belki de milyarca insan tarafından milyarlarca kitap yazıldı. Her yazar bir kitap yazabilmek için mutlaka yazacağı konuda yeterince bilgi sahibi olması lazım. Bir düşünün bir insanın yıllar boyunca edindiği bilgiyi yazdığı kitap sayesinde saatler içinde öğrenebiliyoruz.
Kitap okumanın faydaları diye internetten aratırsan kitap okumanın 10, 15 bilmem 20 faydası diye maddeler halinde faydaları önünüze çıkar. Benim için kitap okumanın en büyük faydası yeni bir şeyler öğrenmek, bilgi birikimini artırmak, iyi zaman geçirmek ve farklı bakış açılarına sahip olmaktır. Daha büyük faydası ne olabilir? Diğer internette yazılan faydalar tamamen beynimiz ile alakalıdır ve kitap okumanın promosyonlarıdır. Beynimiz çok karmaşık yapıya sahiptir. “Çalışan demir paslanmaz” atasözündeki gibi beynimizin hangi bölgesini aktif kullanırsak beynimizin o kısmı daha çok gelişir. Dutar çalmayı örnek alalım. İlk başta dutarın tellerine ve notalara bakarak, bir şeyler çalmaya başlarız. Sonraları tellere bakmadan ama notaları ezberleyerek devam ederiz. Daha sonra notaya bile ihtiyaç duymadan dinlediğimiz melodiyi çalabiliriz. En sonunda yeni melodi bile oluşturabiliriz. Kitap okurken sürekli yeni bilgiler karşımıza çıkar ve beynimizin öğrenme bölgesi verimli çalışmaya başlar. Buda bizim zekâmızı, hafızamızı arttırır. Edebi eserlerde sürekli farklı karakterlerle karşılaşırız ve onların iç dünyası ile bütünleşiriz. Bu da bizim empati yeteneğimizi arttırır. Kitaplardaki yeni kelimeler sayesinde kelime dağarcığı gelişir. Yazar kişileri, doğayı, mekânları kelimeler ile tarif eder, beynimiz ise zihnimizde canlandırır. Bu da yaratıcılığımızı, hayal dünyamızı geliştirir. Kitaplardaki farklı bilgiler sayesinde genel kültürümüz artar. Beynimizi sürekli aktif tuttuğumuz için Alzheimer gibi beyinle ilgili hastalıklara yakalanma riskimiz azalır. Beyin bilmediği şeyi öğrendiği zaman bizi hormonlarla ödüllendirir. Bu da bizim kendimizi iyi hissetmemizi sağlar.
Kitap okumak ön yargılardan kurtulmamıza yarar. Mutlak kötü (şeytan) ve mutlak iyi (melek) sadece dinlerde olur. Bütün faydalı şeylerin illaki zararları olduğunu ve zararlı şeylerin bile faydalı taraflarının olduğunu bilmemize yarar okumak. İlaçları örnek alalım, dozunda kullanırsan seni tedavi eder, fazla alırsan zehir olur öldürür seni. Aynı şekilde kitap okumanın faydalarının yanı sıra zararlarının da var olduğuna gene kitaplar sayesinde biliriz. Birazda bu hakkında konuşalım. “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.” (Sokrates). Bilmenin sonu olmadığının göstergesi olan cümledir bu cümle. Yani ne kadar okursak o kadar cahil olduğumuzu anlarız. Dünya üzerindeki haksızlıkların farkında olup bir şey yapamayınca ne kadar aciz olduğumuzu anlarız mesela. Bu haksızlıklar sadece insanlara karşı değil hayvanlara, bitkilere, ormanlara, denizlere, dağlara karşı yapılan haksızlıklardır. Sağlığımıza zararlıdır kitap okumak. İlk önce gözlerimiz bozulur sonra çok fazla hareketsiz kaldığımız için fazla kilo alırız, diyabet, hipertansiyon, obezite ve ateroskleroz gibi hastalıklara öncü olabilir. Veya insanı yalnızlaştırır gibi örneklerle istersek uzatabiliriz kitap okumanın zararlarını. Yani aslında bütün doğru ve yanlışlar, iyi ve kötüler görecelidir. Bir toplumun kahramanı diğer toplumların baş düşmanı olabiliyor. Bazı insanlar peşin-peşin bir şeylere inanmışlar ve sadece inandıklarını destekler nitelikteki kitapları okurlar. Farklı farklı edebi eserler, düşünceler, mezhepler, dinler, icatlar, bakışlar, siyasi düşünceler, fikirler, varsayımlar, tarihi olaylar anlatan milyonlarca kitap var. Ama onlar (edebi eserler, düşünceler, mezhepler, dinler, icatlar, bakışlar, siyasi düşünceler, fikirler, varsayımlar v.s.) yazarlara ait. Kendi benliğini oluşturmak istiyorsan karşına çıkan bütün fikirleri, olayları, düşünceleri, formülleri tarafsız, ön yargısız eleştirebiliyor olmalısın. Başka bir dille dünya bakış açını geliştirmek istiyorsan bazen inandıklarına zıt görüşteki kitaplara da göz atmalısın. Dünyaya aynı pencereden bakarsan aynı şeyleri görürsün. Kitaplarla istediğin pencereye ulaşabilirsin.
Kitap en iyi yol göstericidir. “Tarihini bilmeyen bir Millet, yok olmaya mahkûmdur.” (Mustafa Kemal Atatürk). “Tarih tekerrürden ibarettir derler, ibret alınsaydı hiç tekerrür mü ederdi?” (Mehmet Akif Ersoy). Geleceğimizi şekillendirirken insanlık tarihine bakmamız yeterli. Kendi tarihimizi ve dünya tarihini ancak ve ancak kitaplardan öğrenebiliriz. Tarih derslerle dolu ders çıkarmasını bilene. “Böl, parçala yönet”. Bir topluluğu yok etmenin en iyi yöntemi. Devlet veya millet olarak bir şeyler başarmak istiyorsak bir bütün olarak hareket etmemiz lazım. Mahtumkulu’nun da dediği gibi:
Gönüller, yürekler, bir olup başlar,
Toplanırsa erir topraklar, taşlar,
Bir sofrada hazır edilse aşlar,
Açılır gider ikbali Türkmenin.
Farklılıklarımız birbirimizi ötekileştirmek için değil de kültürümüzün zenginlikleri ile gurur duymak için vardır. Bilimde geri kalmış topluluklar diğer diğer gelişmiş toplulukların kölesi olmaya mahkûmdur. Yani kitap okumak hür yaşamanın da anahtarıdır.
“Okul kitapları ve dersleri bize başkalarının bilgilerini ve keşiflerini gösteriyor ve güya, bilgi yolunda en kısa yoldan götürüyor. Hakikatte bu öğretim usulü, bize gerçekleri ve fikirleri anlamak yerine, hazır bilgileri ezberlemekten başka bir şey olmayan bir papağanlık öğretiyor.” (John Dewey). Yani diyelim ki matematik öğreniyorsun, konu logaritma. “Logaritma nedir, ne işe yarar?” diye üzerinde fazla durmayız, ispatlarla, formüllerle uğraşırız. Konuları öğreniriz neden öğrendiğimizi çoğu zaman bilmeyiz. Sırf başaralı bir insan olmak için katlanırız bu konulara. Aslında başarı konusuda tartışılmaya açıktır. Bütün hayvanlar doğar yaşamını devam ettirmek için beslenir. Türünün devamı için ürerler (çoğalırlar) ve zamanı gelince de bu dünyadan göçüp giderler. Bence hayvanlar için başarı budur. İnsanda bunlara ek olarak düşünme kabiliyeti var ve bilinmeyeni merak eder, anlamaya çalışır. Yanı aslında insan yaratılışı gereği yeme-içme ve çoğalma kadar öğrenmeye de ihtiyaç duyar. Ama gel, gör ki günümüzde bazıları sırf diploma sahibi olmak için okur. Sadece diploma sahibi olmak için üniversiteye gelen bir öğrenciden ne bekleyebilirsin. Kitaplar, okullar ve üniversiteler senin kendini bulmanda yardımcı olacak bir araçtır. Zamanında bende de olduğu gibi üniversite kimsenin hayatının amacı olmamalı. Bazılarımız içinse öğrenme yolunda son durak üniversitedir. Bunun nedeni de yukarda da bahsettiğimiz gibi merakımızı gidermek için değil de sınavlarda başarılı olmak için okumamız olabilir. Hakikatte eğitim mezarda bitmesi lazım.
Sonuç olarak öğrenmeyi öğrenmemiz lazım. Çocuklarımıza belki de verebileceğimiz en büyük miras kitap okuma alışkanlığıdır. Zamanımız ve geleceğimiz artık bilim ve teknoloji zamanı. Mutlu yarınlar için eğitim şart. Kitapları falan faydası için değil de yeni bilgi öğreneceğim diye heyecanla okumamız dileğiyle. Hoşça kalın.
Magtym Jorayev,
Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğrencisi