Kitaplıklar aklın tedavi yerleridir, kitap ise ruhun ilacıdır, zekânın çocuklarıdır. Kitap okumak, bireylerin gelişiminde büyük bir etkiye sahiptir. Kitap okumanın; insanların düşünce yapısını, hayal gücünü geliştirmek, sözcük dağarcığını geliştirmek, insana çeşitli tecrübeler ve birikimler kazandırmak gibi birçok faydası bulunmaktadır. Bulunduğumuz çağ içerisinde toplumlar, sahip oldukları bilgi birikiminin %60’ını kitaplar sayesinde edinmektedir. Geri kalan bilgi ise tecrübeler ile öğrenilir. Kitap okumak, beynimizde bulunan sinir sistemlerini devreye sokarak, onları harekete geçirmektedir. Dışarıdan gelen her bilgi beynimizde bir tepkiye ve sinir hücrelerinde yeni bir bağ oluşumuna neden olur.
Kitap okumak, zekâ geliştirmekte zihin sağlığı açısından son derece önemlidir. Okunan kelime ve hikâyeye olan konsantrasyon beynin uyarılmasını sağlar. Bugüne kadar yapılmış birçok çalışma, okumanın kişiyi daha akıllı yaptığına dair kesin bulgular paylaşıyor. Özellikle okunan yazı zorlaştıkça beyin aktivitesinin yoğunlaştığı da biliniyor.
Hiç şüphesiz, okumak insanın kelime dağarcığını muhteşem bir şekilde genişletir ve zenginleştirir. Çünkü birisinin konuşmasını dinlerken atlayacağınız kelimelere, okurken daha iyi konsantre olursunuz. Daha geniş bir kelime hazinesine sahip olmak hem yazarlar hem de konuşmacılar için çok önemlidir. İster blok yazıyor olun ister şarkı sözü, daha fazla kelimeye sahip olmak işinizde sizi bir adım öteye taşır. Ayrıca yabancı dil gelişiminde de okumak son derece önemlidir. Dinleyerek telaffuzunuzu geliştirirken, okuyarak hem gramer hem de yeni kelimeler öğrenirsiniz. Üstelik kelimelerin farklı cümlelerde farklı anlamlarını da öğrenmiş olursunuz. Düzenli kitap okumak insana muhteşem bir hafıza yeteneği verir. Çünkü kitap okuduğunuz zaman çeşit çeşit karakterleri, onların hikâyelerini ve onlara ait detayları hatırlamak zorunda kalırsınız. Sürekli bir şeyleri hatırlamaya çalışmak hafızayı zinde tutar. Böylelikle her bir yeni anı, beyinde yeni sinir bağlantıları yani sinapsları oluşturur ve mevcutlar da güçlenir.
Başka da yüksek sesle kitap okumanın psikolojik sorunlara da olumlu yönde etki ettiği ortaya çıkmıştır. Son zamanlarda bütün insanlar stresten şikâyet etmektedir. Kitap okumak stresi %68 oranında azaltmaktadır. Yaşlı bireylerin, sık sık kitap okuması Alzheimer riskini büyük bir oranda azaltmaktadır. Kitap okuyan bireylerde, diğer bireylere göre Alzheimer görülme riski 2,5 kat daha azdır. Bu da ciddi bir orandır.
Çoğu insanın uyku sorunu bulunmaktadır. İnsanlar, yatmadan önce kitap okudukları takdirde beyin bu duruma alışır ve her kitap okumadan sonra uykuya geçmek kolay olur. Kitap okuma alışkanlığı insanların hayata dair becerilerini artırmaktadır. Bir sorunla karşılaşan ve kitap okuma sayesinde bilgi sahibi olan bireylerin çözüm üretmeleri kitap okumayan bireylere göre daha kolaydır. Her insanın bu hayatta bir amacı bulunmalıdır. Birey, bu amaca yönelik bir kitap okuduğu takdirde hedefini başarma oranı daha da artmaktadır. Hedeflere ulaşmanın yolu kitap okumaktan geçmektedir.
Kitaplarda mücevherlerle dolu sandık gibidir, kapağını bir kez açtın mı, bambaşka bir dünya ya geçiverirsin, çok zengindir, hayal gücünüzü besler. “İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en büyük insanlarıyla sohbet etmek gibidir” diye not etmiş Fransız filozof Rene Descartes. Kitap okurken, karakterler ve olaylar hayal gününüzde barınacak ve bu da sürekli olarak beyninizi bu yönde uyaracaktır. Kitaptaki yerleri hayal edip, insanların nasıl göründüğünü zihninizde resmedeceksiniz. Sonuç olarak kitaba başlamadan önce zihniniz boşken, kitabı tamamladığınızda hayalinizde adeta bir dünya oluşmuş olacak.
Nörologlar, kitap okumanın beyinde biyolojik değişikliklere yol açabildiğini gösterdi. Brain Connectivity’de yayımlanan makaleye göre, kurgusal bir hikâyeye dalmak, beyin fonksiyonlarının işleyişinde beş güne kadar değişiklik yaratabiliyor. Bununla ilgili Nörolog Gregory Berns: “Fiziksel his ve hareket sistemlerinde gözlemlediğimiz nörolojik değişiklikler, roman okumanın, sizi, bir anlamda başkarakterin bedenine aktarabileceğini gösterdi. İyi hikâyelerin okuyucuları mecazi anlamda bir başkasının yerine koyabildiğini zaten biliyorduk. Şimdiyse bunun yanında biyolojik değişikliklerin de gerçekleştiğini söyleyebiliriz.” diye açıklık getiriyor.
Okumak insanların empati duygusunu güçlendiriyor. Yapılan araştırmaya göre kitap okuyan kişiler kitaplardaki karakterlerle kendini özdeşleştirirler. Bu da bireye empati kurmayı kazandırır. Düzenli kitap okumayı seven insanlar farklılıkları daha çabuk benimsiyorlar ve farklı kültürlere ait insanlarla daha iyi iletişim kurabiliyorlar. İletişimde en büyük beklentiniz karşınızdakinin sizi iyi dinlemesini istemeniz. İyi bir kitap okuyucusuysanız aynı zaman da iyi bir dinleyicisinizdir. Kitap okuduğunuz her an aslında beyninizi geliştiriyorsunuz veya bilgilerinizin yenilenmesini sağlıyorsunuz. Bir kitap derin düşünce ve nöronla bağlantıları uyarır, zihni kelimenin gerçek anlamıyla açar. Örneğin, araştırmacılar, bir kitap okumanın beyni eleştirel düşünmeye ve bölümler arasında bağlantı kurmaya ve dış dünyayla karşılaştırmaya zorladığını söylüyor. Bu bağlantılar kelimenin tam anlamıyla dört lobda ve her iki hemisferde beyin bölgeleri arasında yeni yollar oluşturur. Zamanla, bu sinir ağları daha hızlı düşünmeyi teşvik edebilir ve bilişsel çürümenin en kötü etkilerine karşı daha fazla savunma sağlayabilir. Haber ve dergi okurlarında bulunmayan bir fayda olduğuna inanılır, çünkü dergi ya da haber okumak nörolojik sistemi derinlemesine uyarmaz. Kitap okumak aslında yaratıcı düşüncenin bir sırrı değil midir?
Kitapsız büyüyen çocuk, susuz büyüyen ağaca benzer. Kitap okuma sevdası küçük yaşlarda günlük aktivite haline getirilmelidir. Günümüzde anne ve babalar çocuklarını genel olarak yiyecek veya oyuncak ile ödüllendirmektedirler. Toplumumuzda hediye olarak kitap almak yaygınlaşmamıştır. Oysa ebeveynler çocuklarına oyuncak yerine kitap alsalar, akşamları evde kitap okuma saatleri düzenleseler, kütüphane ziyaretleri yapsalar… Çocuğun gelişiminde olağanüstü önemli adımlar atmış olurlar.
“Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuşunca artık sönmez” demiş, ünlü Fransız yazar Victor Hugo. Çocuklarda bu alışkanlığı edinebilmek için biz yetişkinlerin çaba göstermesi, önemini kavrayarak çocukların ve gençlerin yaşantılarında kitabında yer almasını sağlamak görevlerimizden biri olmalı, öncelikle gelişimsel olarak değerlendirdiğimizde; 0-3 Yaş arasında zihinsel gelişimin neredeyse %80 oranında tamamlandığını biliyoruz. Bu durumda, Anne Babaların 0-6 Yaş aralığında çocuklarının gelişimini desteklemeleri önem kazanmaktadır. Gelişimin nasıl gerçekleştiğini incelediğimizde, çocuğun çevresindeki tüm uyarıcıların (sesler, renkler, şekiller, kokular, dokunuşlar, tatlar v.s) bebek doğduğu andan itibaren beyinde işlem gördüğünü, uyarılan beyin hücrelerinin birbirleri ile etkileşime girerek milyonlarca sinaptik bağ oluşturduğunu, bu bağların çocuğun tüm yetişkinlik döneminde de kullanacağı beyin kapasitesini oluşturmaya başladığını görüyoruz. Çocuk ne kadar çok kaliteli uyaranla karşılaşırsa ve bu uyarıcılar tekrarlanırsa kurulan bağlar korunur ve kullanılır. O halde anne babalar doğal uyarıcıların dışında çocukların karşılaşacakları kaliteli uyarıcıları seçmek durumundadır. Çocuğun odasındaki renkli-hareketli nesneler, ışık, odada çalınan müzik, el kuklaları ile anlatılan hikâyeler, oynanan oyunlar ve okunan renkli resimli kitaplar gibi…
Renkli büyük resimli ve az yazılı kitaplar çocuklar için mükemmel bir uyarıcı ve gelişim aracıdır. Bu yüzden çocuğun kitapla ilişkisi okuma yazma öğrenmeden çok daha önce başlamalıdır. Çocuk pek çok yeni bilgiyi kitaptan öğrenir, öğrendikleri ve çevresi arasında ilişki kurmaya başlar. Anne-babanın desteği ile gerçekleşen okuma saatleri için öncelikle 0-6 yaş grubuna uygun kitaplar seçilmeli ve düzenli olarak çocukları ile zaman geçirmeli. Bu durum öğrenme dışında pek çok yarar sağlar. Anne baba ve çocuk arasındaki bağ güçlenir, dikkat süresi artar, dinleme becerisi kazanır, neden sonuç ilişkisi kurmaya başlar, hayal gücü ve yaratıcılığı desteklenir, dil gelişimi hızlanır, konuşma becerisi artar. Zihinsel gelişimi desteklenir, okuma ve araştırma alışkanlığının ilk basamağını oluşturur, duygusal ve sosyal yönde gelişimine katkıda bulunur, iyi, kötü, güzel, çirkin v.s pek çok kavramlarını kazandırır, ilgi ve sevgi yoksunluğu sonucu ortaya çıkan birçok psikolojik sorunlar baştan çözümlenmiş olur.
Yetişkinlikte de göz kasları, günlük kullanımla güçlenir ve gelişir. Okuma, karışık göz hareketi kullanımını gerektirir. Oysaki televizyon seyretme, gözü tek bir noktada tutarak, belirli kasları etkiler.
Okur; Yılda en az 5 kitap okuyan kişiye denir. 6 ile 11 arası az, 12 ile 20 arası çok kitap okuyan ve 21’den yukarısı ise kitap kurdu basamağında olan okurları ifade eder. Her birimiz çocuklarımızın daha çok kitap okumasını, böylece daha bilgili ve başarılı olmasını isteriz. Okuyan çocuk, okuyan yetişkin olur. Okumaya çocuk yaşlarında başlayan birçok yetişkin tüm yaşamları boyunca okuyarak öğrenmeye ve kendini geliştirmeye devam eder.
Bilge kişiler, hayatın dertlerine çareyi kitaplardan bulurlar. Jules Chore “Kitapları seviyor musunuz, öyleyse hayatınız boyunca mutlu olacaksınız demektir.” diyerek, gerçekten de mutluluğu arttırmanın en güzel kaynaklarından bir tanesinin kitap okumak olduğunu belirtiyor. Başlı başına bir eğlencedir, kitap dünyası. Romandan kişisel gelişime, biyografiden bilimsel içerikli kitaplara kadar mutlaka ilginizi çekecek, sizde merak uyandıracak bir kitap bulabilirsiniz.
Jahan GULAMALYYEVA, Bahçeşehir Üniversitesi öğrencisi.